8 Kasım 2013 Cuma

FIKRALAR

Kadin aynada ciplak vucudunu seyrediyordu. Esine :
-Goruntumu igrenc buluyorum, yagli, burusuk. Bir iltifata ihtiyacim var."
Esi:
-”Gozlerin iyi goruyor’
…………………………………………………………
Cocuk babasina sorar :
- Babacigim,annem ile nasil evlendin?
Adam esine doner:
- Goruyormusun bak, cocuk bile anlam veremiyo
………………………………………………………….
REFERANS BOL
Arkadaslari isadamini evlendirmek istiyorlar. Sonunda uygun bir
hanim bulunuyor ve isadamina haber veriliyor.
"Ben isadamiyim", diyor adam, "Numune gormeden boyle bir ise
karar veremem."
Genc kadina durumu iletiyorlar:
"Ben de is kadiniyim", diyor hos hanim, "Numune veremem ama
istedigi kadar referans gosterebilirim "
……………………………………………………………………………………………….
"Hakkinizda agir hakaretten sikayet var" demis Hakim.. "Anlatin bakalim
ne oldu?.."
"Balkondan bakarken bana asagidan dil cikartti efendim.."
"Peki.. Siz ona ne cevap verdiniz?.."
"Bana bakar misiniz belli bir ucret karsiligi cinsel iliskide bulunan
bayanin oglu.. Su anda oraya ulasabilirsem anneniz sizi dogururken
kendisine yardimci olan bayan saglik gorevlisinin cinsel organini size
gosterebilirim" dedim.. Tabii o sinirle tam olarak bu kelimeleri
kullanamamis olabilirim.."
……………………………………………………………………………………………….
COCA COLA
Cok iyi giyimli bir is adami Vatikan’a gelir papayla gorusmek istedigini
soyler. Kendisini bir Kardinal’e gotururler. Adam israr eder.
- Sizinle degil, dogrudan Papa ile ve yalniz gorusmek istiyorum. Sonunda
adami Papa’nin huzuruna cikarirlar. Ama adamin ne istedigini merak eden
Kardinaller kapinin disinda kulak kesilmis iceriyi dinlemektedirler.
Iceride sesler yukselmistir.
Adam :
- 1 milyar dolar.
Papa :
- Olmaz
- 2 milyar dolar.
- Hayir.
- 5 milyar dolar.
- Hayir.
Adam kapiyi carpar, hisimla uzaklasirken Kardinaller iceri kosusur.
- Sayin Papa hazretleri, 5 milyar dolar muazzam bir para. Dusunun bu para
ile kac katedral, kac kilise yapilir, dunya uzerine kac misyoner
gonderilirdi. Parayi nicin kabul etmediniz ?
- Ne yani ? Her duadan sonra Amin yerine Coca Cola mi deseydik ?
 
Eski ama cook eski zamanlarda er kisi entari giyer imis. Ancak ,
entarinin
altina ic camasiri
giymezlermis. Alimallah bir ruzgar, bagrisan kadinlar mi istersin,
kacisan cocuklar mi ?
rezilruvan vaziyetler………
Bu durum bizim padisahin kulagina gider. Padisah derhal emir
buyurur.
"Her kim don giymez ise entarisinin altina derhal kadi onune
cikarilacak."………
Gunler gecer bir ruzgar eser,kimseden cit yok.Herkes don
giyer.Padisah emin olmak icin vezirini
kontrol icin carsiya gonderir. Vezir ruzgarli bir havada iner
carsiya
bide ne gorsun,bizim
palabiyik okkali Rustem don giymez. !………
Rustem hemen kadi onune cikartilir…………..
Kadi sorar:
- Adin?
- Rustem.
- Baba adin.?
- Salim.
- Karin var mi?
- Var nah bes dane.
- Cocuk kac tane?
- Birinciden 5 , ikinciden 3 , ucuncuden 4 , dorduncu kari kisir,
 
 
 
Kasabanin birinde bir papaz ve onun iki tane papagani varmis. Papaganlarda
papaz gibi oldukca inancli ve dindarlarmis. Sabah-aksam kafeslerinde oturup
incil okuyup dua ederlermis, papazin cemaatinden bir kadininda 2 tane
disi papagani varmis, papazin erkek papaganlari ne kadar ahlakli ise
kadinin disi papaganlarida o kadar ahlaksizmis.
Eve gelen misafirlerin onunde erkek istiyoruz! diye bagirirlarmis. Kadin
sonunda dayanamamis ve papaza akil danismaya gitmis.Papaz da "Sen getir
onlari bana benim papaganlarin kafesine koyalim da ahlak ogrensinler biraz,
"Benim papaganlar surekli dua eder" demis. Kadinda almis papaganlari
getirmis papazin evine… Kafese girergirmez disi papaganlardan birisi "hey
yakisikli, iki tane ucuz fahse ister misiniz kafesinizde" demis.
Erkek papaganlardan biri otekine donup "oglum butun dualarimiz kabul oldu
lan sonunda"…..demişler :) )))))
 
İstanbul’da üniversitede okuyan genç kız Ankara’daki babasına telefon etmiş;
- ”Baba, merhaba Ben Lale”.
- ”Ooooo Güzel kızım benim. N’abersin bakalim?”.
- ”Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla”.
- ”Hayırdır? Bi sorun’mu var?”.
Kız ağlamaya başlar babası ise üzüntü ve meraktan kafayı yemektedir;
- ”N’ooldu kızım? anlatsana”.
- ”Murat evi terketti. Boşanmak istiyormuş”.
- ”Ne evi lan? Ne boşanması? Sen ne zaman evlendin’de bosaniyorsun”.
- ”Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı’ya ben onunla evlendim”.
- ”iyi halt ettin, zilli neyse, artık yapacak bi şey yok. Versin mahkemeye, hemen boşanın”.
- ”Boşanalım ama benden 10 milyar istiyor. Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği çıplak fotoğraflarımı internetten herkese yollayacakmış”.
- ”Püüh. Rezil… Çıplak fotoğraf çektirdin, öyle mi?”.
- ”Ama babacığım O benim kocamdı. Ne biliyim böyle bir puştluk yapacağını”.
- ”Peki Olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı ögleden sonra Bankaya gidip çekersin sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotografları”.
- ”Sağol baba Eeee şey bi’de kürtaj için 2 milyara ihtiyacım var”.
Adam artık iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur;
- ”Kürtaj’mı? Bi’de hamile’mi kaldın o çocuktan sen?”.
- ”Aslında ondan değil… Zenci bi çocuk vardı… Zaten o yüzden ayrılıyoruz’ya”.
Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu düşer, artık inleyerek konuşmaktadır;
- ”Biz seni oraya okumaya yollamıştık. Sen ne haltlar çevirmişsin. Allahım nedir bu başımıza gelenler okulu bitirir bitirmez Ankara’ya dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını”.
- ”İstersen hemen dönebilirim babacığım. Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü”.
Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından aşağıya devirir ve ancak bu şekilde konuşmasını sürdürür;
- ”Okuldan’mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık, zilli? Eh ulan sen hele bi gel buraya ben sana yapacağımı bilirim. Evden dışarıya adım attırmiycam sana ilk isteyenle’de evlendiricem”.
- ”O iş zor be baba biliyorsun, moda oldu, artık evlenmeden önce eşler birbirlerinden sağlık raporu istiyorlar pek iyi bi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben”.
- ”Allahım, çıldıracağım bir de cinsel hastalıklar haaa… kesin o zencidendir”.
- ”Çok pis arkadaşları vardı. Bilmem artık hangisinden kapmışımdır”.
Güm diye bir ses duyulur. Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır.
- ”Hemen bu akşam dayını yolluyorum oraya seni alıp gelecek. Adresini ver bakim”.
- ”Mahmutpaşa Karakolu’ndayım gelirken kefalet için de biraz para getirsin yanında”.
- ”Karakol’mu? bi’de karakola’mı düştün layyynnn? Ne yaptın?”.
- ”Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim. Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım. O kafayla Arnavutköy’de kokoreççi dükkanına girdim. Ama neyse’ki kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralık araba firmasına biraz para vermek gerekir sanırım”
Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime adeta kahrolmuştur. Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya başlar;
- ”Babacığım sakın üzülme bütün bunlar bir şakaydı. Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım”.
Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır;
- ”Canın sağolsun be güzelim, boşveeerrr. Okul’da neymiş? Hiç mühim değil, tatlı canın sağolsun senin”…
 
besinciden 2, bir danede yolda kadiefendi.
-Yaz katip efendi:
- Salim oglu Rustem’in don giymeye vakti olmadigindan
beraatine……..
 
TANIYAMADIM
kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor
ve
hastaneye
kaldırılıyor.
Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, birden
biHayal
görüyor.
Azraili görüyor ve soruyor: "Benim saatim
geldimi?"
Azrail cevap veriyor: Hayır, senin daha 43 sene,
2 ay
vede 8
günün
var".
Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar
veriyor.
Yüzünü gerdirttiriyor, dudaklarını
doldurtturuyor vede
Göğünslerini düzelttiriyor.
Kısacası: "Yeniden doğmuş gibi"
Daha uzun bir süre yaşıyacağını bildiği için
şimdi, o
kadar
ameliyatın değdiğini düşünüyor.
Son ameliyattan sonra, hastaneden
tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor.
Tam karşıdan karşıya
geçiyor ki, ambülans çarpıyor. Ölüyor.
Cenette Azrail’e
soruyor:
"40 seneden daha fazla yaşıyacağımı sanıyordum!
Neden o zaman bana o ambülansın çarpmasını
sağlayıp,Beni
öldürttün?"
Azrail cevap veriyor:
Kız, ben seni
tanıyamadım
 
 
Temel tavuk yetistirmeye karar verir. Pazardan 30 adet civciv alir ve
bunlari bacaklarindan topraga gömer.
Bir hafta sonra kontrole gittiginde civcivlerin hepsi ölmüstür. Her halde bir
yanlislik yaptim der ve 30 civciv daha alir. Bunlari kafa üstü gömer ve
hergün sular, civcivler yine ölmüstür.
Tekrar 30 civciv alir ve bunlari yan gömerek iki günde bir gübreler civcivler
yine ölmüstür. Böyle olamayacagina kanaat getirir ve Karadeniz
Üniversitesine yazi yazarak bütün herseyi denedigini yinede civcivlerin
öldüğünü anlatir ve cevap ister…..
İki hafta sonra Karadeniz Üniversitesinden cevap gelir.?
Lütfen toprak numunesi gönderin, bizde anlayamadik! :gul::gul:
 
 
 
Bir gün temel 8 tane vesikalık fotoğraf cektırecekmis dursun demiskı bosuna para verme ben cekerim fotoğrafını temelde tamam demis temel erkenden kalkmıs 8 tane cukur kazmıs cukurların icine girip teker teker cekilmek icin bunu gören dursun uyyy temel ne yaptun daa ne gerek vardı 8 tane cukur kazmaya ben 8 tane fotograf makinersi getidim demiş.
 
 
Temel ile Dursun tatile giderler. Bir otele yerleşip at alırlar ve gezerler. Akşam atlarını bağladıklarında Temel Dursuna::
-Ha Dursun ben kendi atımın kuyruğunu keseyrum ki yarın bindiğimizde atları karıstırmayalım.
Dursun da tamam dedikten sonra atın kuyruğunu keser. Bunu goren bir adam ne icindir bilinmez diğer atın da kuyruğunu keser. Derken sabah atlara binmek icin geldiklerinde iki atın da kuyrugunun kesik oldugunu görünce biraz kızarlar. Ama bu günlük idare edelim diyerek rasgele binerler. Akşam otele gelip atlarını bağlarken bu sefer Dursun Temele söyle der:
-Ula Temel ben kendi atımın sağ kulağını keseyrum. Ve keser… Diğer adam öbür atın da kulağını keser. Sabah yine kalkıp atları görünce kızarlar yine idare edelim deyip tekrar gezerler. Akşam geldiklerinde Temel atının sol kulağını da keser. Diğer adam da boş durmaz o da keser. Sabah bunu gören kafadarlar çok kızarlar. Temel sinirli sinirli:
-Ha Dursun bu böyle olmayacak sen siyah ata bin ben beyaz ata…
 
 
Temel’in Arabası
Temel Dursun’a arabasının öyküsünü anlatıyordu: ‘Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarini ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasini aldim. Dursun : İyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdi.
:) 100 Hamsi
Dursun Temel’e sormus : Uşagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Temel : 100 tane yerim valla… Dursun : Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin… Bu espri Temel in acaip hoşuna gitmis.Yolda Cemal i görmüs ve hemen sormus: Usagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Cemal : 50 tane yerim ben… Temel : Tüh be usagim 100 deseydun sana müthis bir espiri yapacaktum…
 
 
Dursun, çok feci bir trafik kazası geçirir… Koma halinde hastaneye kaldırırlar. Tedavi olurken kendine gelir. Yatağında bakar ki bir kolu yok… Hepten morali bozulur, asabileşir. Bir taraftan da hastaneyi birbirine katar:
-Ben tek kolla nasıl yaşarım şimdi!
Diye bağırıp çağırır. Kendini hastanenin penceresinden atıp intihar edeceğini söyler. Doktorlar başına toplanır, bakarlar Dursun ciddi, başlarlar nasihata:
-Bak evladım, insan tek kolla da yaşayabilir, ölmediğine şükretsene. Sonra beterin beteri var. Geçen yıl Temel de kaza geçirdi. Onun iki kolunu birden kesmek zorunda kalmıştık… Ama o senin gibi bağırıp, hastaneyi birbirine katmadı. Şimdi de gül gibi yaşayıp gidiyor. İnanmazsan git de bak.
Dursun, bir an sakinleşir, gider yukarı mahallede Temel’i bulur. Bir de bakar ki, Temel’in hakikaten iki kolu kesik ama, Temel bahçede kıvır kıvır oynuyor, hem de nasıl oynuyor…
Bizim Dursun’un kafası karışır ve hayretle Temel’e yaklaşır:
-Ula Temel, eyi ki seni gördüm, yoksa hayatum gideyidi. Ula bizim bi kolumuz kesildi diye intihar edeceğidum. Ama senin, iki koli kesik vaziyette, hem de bi dansöz gibi oynamana karşı teselli oldum… Şu dünyanın haline bak, benum tek kolum kesildi diye intihar edecek kadar beyinsuzum, sense iki koli yok göbek ataysun… Derken, Bizim Temel patlar:
-Ula sen manyak misun, ne göbek atmasi. Sırtım fena halde kaşuniyi… Patlayrum……
 
 
Miyav Dedik ya
Iki deli, akil hastahanesinden kaçmaya karar vermisler. Gece vakti hizli bir
sekilde duvardan atlayarak bosluktaki tarlaya çikmislar. Tellerin arasindan
sürünerek ilerlerken bir bekçi bunlarin hisirtisini duymus. Hemen bagarmis :
- Kim varorada?
Delilerden biri hemen :
-Miyav, miyavvv…
Diye seslenmis. Hisirtiyi kedinin çikardigini sanan bekçi tam geri dönecekken
deliler yine sürünmeye ve hisirtilar çikartmaya baslamislar. Bekçi hemen
dönmüs ve bagarmis :
- Kim var orada?
Iyice sinirlenen deli :
-Miyav dedik ya len…
 
 
Akıl Hastanesine Giriş Sınavı
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?
Doktor:
Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz.
Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.
Siz Ne yapardınız?
Adam: OOO ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve
fincandan büyük.
Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.

Hiç yorum yok: