Blog Arşivi
-
▼
2013
(71)
-
▼
Aralık
(62)
- Âşığa Bağdat Irak Değildir
- Asil Ruh
- Asi Kadınla Sert Gagalı Kuş
- Asalet & Terbiye
- Arslanın da Şerefi Var
- Arslanın Rızkı
- Anzaklı Ömer'în Hikayesi
- Annenin İhtiyacı Var
- Anasının Dilini Koparan Evlat
- Ana Hakkı
- Süleyman A'meş ve karısı
- Altıyüz Dirhemlik İp
- Altın Kesesi
- Boş Dönmemiş Olursun
- Allah'ım Halkıma Din Ver!..
- Her Gördüğünü Hızır, Her Geceyi Kadir Bil
- Başka Dua Bilmez misin
- Allahü Teâlâyı Bilirmisin?
- Allah’tan Utanmaya Senden Daha Layığım!
- Allah'tan Kork, Mührümü Bozma !
- Allah'ın Rahmeti ve Amelin Karşılığı
- Allah'ın Emaneti
- Allah'ı bilmeye yüz delil
- Allah'ın Beratı
- Allah Rızası İçin
- Allah Rızası
- Allah Ne Derse Öyle Olur
- Allah Nasıl Misafir Edilir?
- Allah Mazlumları Zorbalardan Korur
- Allah Kulunu Nasıl Zikreder
- Allah Kulundan Ne Zaman Razı olur?
- Alim ile Zalim
- Ali Onbaşı
- Alay Etmenin Cezası
- Alabilirsen Al
- Ahsen-ül Kasas
- Ahitname
- Ahde Vefa
- Ağızdaki Taşın Hikmeti
- Adalet ve Tevazu
- Adalet
- Adak
- Abid Kadınla Recep Ayı
- Abdestsiz Süt Vermedim
- Abdestsiz Nöbet Tutmam
- KARBONAT MUCİZESİ
- Ben Onu Çok Sevdim 9.Bölüm
- Ben Onu Çok Sevdim 8.Bölüm
- PRATİK BİLGİLER
- KADER SAYISI NEDIR
- SAĞLIK BİLGİLERİ
- KORUNMA VE RAHATLAMA TEKNİKLERİ
- SATANİST PROPAGANDA CÜMLELERİ
- TELKİNLER,
- ÇOK FAYDALI DUALAR
- DUANIN FAZİLETİ VE VAKTİ
- SALAVAT-I ŞERİFE GETİRMENİN FAZİLETİ HAKKINDA HADİ...
- HİKAYELER ÖĞÜT UNUTMA ÇOCUĞUM
- HİKAYELER VERMEYİNCE MABUT NEYLESİN MAHMUT
- HİKAYELER YA GÜNEŞ YÜZYILDA BİR DOĞSAYDI
- HİKAYELER ADAM OLMAK SADECE İNSANLARA ÖZGÜ DEĞİL
- HIKAYELER 5 ÖNEMLİ DERS
-
▼
Aralık
(62)
31 Aralık 2013 Salı
Altın Kesesi
Altın Kesesi
Vakti zamanında Hac vazifesini yapmak üzere Mekke’de bulunan bir kimse,
oradaki bir adamın sürekli “Allah’ım, sen doğruların yardımcısı ol, onlara yardım et.” Diye dua ettiğine şahit olur.
Öyle ki bu adam bu duadan başka dua etmez.
Bu duruma şahit olan kimse meraklanır ve adama sorar; “Sen neden hep aynı duayı ediyorsun?”
Adam başlar hikayesini anlatmaya;
Yıllar önce hac vazifemi yapmak üzere Mekke’ye gelmiştim.
Burada Kabe’nin etrafında tavaf ederken ayağıma bir şey takıldı.
Eğilip onu aldım.
Büyükçe bir keseydi ve içi altın doluydu.
Önce o kesenin sahibini bulmayı düşündüm.
O kalabalıkta bulamam dedim.
Altınları alıp gideyim dedim.
Hem epeyce altın vardı…
Uzunca bir süre nefsimle mücadele ettim.
O esnada bir takım kişiler “bir adamın içinde bin tane altın olan bir keseyi kaybettiğini ve bulup getirene 30 altın hediye edeceğini” bağırıyorlardı.
Bu duyuru ile nefsimi yenebildim.
Helal olan 30 altın haram olan bin altından daha iyiydi.
Keseyi sahibine ulaştırdım ve onun hediyesi olan 30 altını aldım.
Hac vazifemi tamamlayıp kendi memleketime giderken o altınlar ile bir köle satın aldım.
Kölem çok efendi bir gençti ve iyi çalışırdı.
Ben de ona bir köle gibi muamele etmezdim.
Birlikte çalışır, aynı sofrada yemeklerimizi yerdik.
Bir müddet bu böylece devam etti.
Bir gün kölemin tanımadığım birkaç adamla gizlice konuştuğunu gördüm. Ona,
o adamların kim olduğunu sordum.
Dedi ki; “Ben falanca diyarın hükümdarının oğluyum.
Babam ve ben bir savaşta esir düştük.
Beni köle pazarına getirdiler ve sen beni satın aldın.
Bu adamlar ise babamın askerleridir.
Bana babamın esaretten kurtardığı ve beni 50 bin altın karşılığında satın almak istediği haberini getirdiler.
Sen iyi bir adamsın sakın ola fiyatı düşürme, o 50 bin altın senin hakkındır.”
Kölemin babasının askerleri tekrar geldiler ve onu o adamlara 50 bin altına sattım.
Bu para ile de tüccarlığa başladım.
Birçok tüccar dostum oldu.
Bir gün o dostlarımdan yaşça pek ileri olanlarından birinin üzgün olduğunu gördüm.
Ona sebebini sorduğum da;
“bir başka tüccar dostunun vefat ettiğini ve o adamın kızının yapayalnız kaldığını,
o dostu için ve dostunun kızı yalnız kaldığı için üzgün olduğunu” söyledi.
Ve beni çok sevip güvendiği için o kızla evlenmemi teklif etti.
Onun teklifini kabul ettim.
Evlilik için gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra adet olduğu üzere kızın çeyizini görmek için evine gittim.
Çok değerli bir çeyizi vardı kızın ve çeyizinde altın kaseler içinde kese kese altınlar…
Her kasenin içinde, bin altınlık keseler vardı.
O keselerden birinde ise 970 altın vardı.
Bütün keselerde bin altın var iken o kesede neden 970 altın olduğunu merak etmiştim.
Bunu kıza sorduğum zaman;
“babasının hac vazifesini yaparken içinde bin altın olan kesesini kaybettiğini ve o keseyi bulup getiren kişiye 30 altın hediye ettiğini, daha sonra ise o keseyi hiçbir zaman tamamlamadığını” anlattı.
Yıllar önce aldığım 30 altın ile o keseyi tamamladım.
İşte bu nedenle Allah’a doğru kimselere yardım etmesi için yalvarıyorum.
Çünkü dürüstlükten uzaklaşmak ve yalan söylemek,
yalancı bir kimse olmak çok kolay ve nefse hoş gelen bir şeydir.
Ve bu öyle bir şeydir ki, bir kez yalan söyler iseniz,
ondan sonra hep yalan söylemek zorunda kalırsınız.
Dürüstlükten bir kez uzaklaştınız mı, bir daha doğru olamazsınız.
Bu çok zordur.
Ve dürüst kalmak, doğru olmak da zordur.
Büyük bir mücadele gerektirir, doğru olmak için nefsinizi yenmeniz gerekir.
Ancak bunu başarır iseniz hem dünyada hem de ahirette mükafatı büyük olacaktır.
Ben hayatım boyunca dürüst kalmak için nefsimle mücadele ettim.
Zor bir mücadele olsa da, dürüstlük kaderim oldu.
İşte doğruluk bu kadar zor ve mükafatı bu kadar büyük olduğu için bu duayı ediyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder